Son haftalarda manşetlerde aynı haber: Genelde İflas eden, kapanan özel okullar. Özelde iflas eden DOĞA koleji ve mağdur öğrenciler, tedirgin veliler. Peki, bütün sorumluluk sadece okullara mı ait? Yoksa velilerin de bu tabloda payı var mı?
Okul Seçerken Ne Yapıyoruz?
Kaç veli çocuğunu kayıt ettirmeden önce okulun eğitim programına baktı? Kaçı bu programı anlamaya çalıştı? Çoğu zaman tercih; yemekhaneye, boyalı duvarlara, indirim tutarına, ödeme şekline, komşu çocuğunun nerede okuduğuna, yeşil çimlere veya tabelalara yazılmış LGS başarılarına göre yapılıyor. Oysa bunlar, eğitimin kalitesine, okulun güvenilirliğine dair hiçbir şey söylemez.
Okulculuk Ticaret DeÄŸil
Bir müteahhidin iş sahası ya da birkaç kişinin gelir kapısı olarak açtığı okul, nitelikli eğitim veremez. Eğitim, vizyonu, toplumsal sorumluluk bilinci ve erdemli yönetimi olan kişilerin taşıyabileceği ağır bir yükümlülüktür. Çocukların sınav başarılarını reklam tabelalarına taşımak ise aslında başarıyı değil, sömürüyü gösterir. Ancak vasat altı Okulları bu mecrada çok fazla yayın yapması kaliteli okullar da sessizliğini bozup minimum düzeyde de olsa başarılarını paylaşma mecburiyetine bırakmıştır. Resmi otorite öğrencilerin isim, resim ve başarılarının reklam için kullanımını yasaklasada özel okullar bir yolunu bulup bu tür reklamlar yapmaktadır.
Velinin SorumluluÄŸu
Elbette Milli Eğitim Bakanlığı bu yanıltıcı uygulamaları sınırlamaya çalışıyor. Ancak çözüm yalnızca denetimde değil. Veliler en ucuz okulu, en çok burs vereni, en parlak tabelaya sahip olanı seçtikçe bu iflaslar kaçınılmaz olacaktır.
Sonuç basit:
Yanlış tercihten sonra okul önünde yapılan protesto bir şey değiştirmez. Çözüm, daha en başta bilinçli seçim yapmaktır.