Türkiye’de eğitime yatırım, çocuğunun geleceğine yatırım olarak görülür. İmkanı olan pek çok veli de daha iyi bir gelecek umuduyla çocuğunu özel okula yazdırmayı tercih ediyor. Nitekim özel eğitim sektörü son yıllarda hızla büyüdü; bugün Türkiye genelinde 13 bine yakın özel okul bulunuyor ve lise çağındaki öğrencilerin yaklaşık %14’ü özel okullarda okuyor . Özel okullar, daha küçük sınıflar, çift dilde eğitim, teknolojik imkanlar ve parlak sosyal aktiviteler vadederek kamu okullarına alternatif sunuyor. Ancak madalyonun diğer yüzünde, bu sektörde bazı kurumlar velilerin iyi niyetini ve beklentilerini suistimal ederek büyük bir yanılsama yaratıyor. Peki, özel okullarda veliler nasıl yanıltılıyor?
Öncelikle belirtmek gerekir ki özel eğitim sektörü, Türkiye’nin eğitim sisteminde önemli bir yer edindi. Özel okullar farklılaşan programlar ve bireysel ilgi imkânıyla cazip hale geliyor. Ekonomik büyüme ve değişen sosyal beklentilerle birlikte ebeveynler, çocuklarının sadece akademik değil, sportif, sanatsal ve bilimsel alanlarda da gelişmesini istiyor. Özel okullar da tam bu noktada “her öğrencinin özel olduğu” vurgusuyla ortaya çıkıyor. Bugün anaokulundan liseye her düzeyde özel okul bulmak mümkün ve özel okulların toplam öğrenciler içindeki oranı her geçen yıl artıyor . Bu kurumlar, eğitimde devletin yükünü paylaşarak ve yenilikçi yöntemler deneyerek olumlu bir rol de oynayabiliyor.
Olumlu yönler bu iken, Ne yazık ki bazı özel okullar, velilerin çocukları için duyduğu hassasiyeti kendi kazanç hanelerini doldurmak için kullanıyor. Broşürlerde ve reklam kampanyalarında altın harflerle sunulan vaatlerin bir kısmı, gerçekte sadece kağıt üzerinde kalıyor. Velileri yanıltmak için kullanılan yöntemlerden bazıları şunlar:
Bazı okullar, öğrencilerini özel sınav gruplarına ayırarak veya başka okullardan yüksek başarı puanlı öğrencileri transfer ederek kendi başarı oranlarını şişiriyor. Başarı ortalamasını düşüreceği düşünülen öğrenciler okuldan ayrılmaya zorlanabiliyor.
Fiziksel İmkanlarla Göz Boyama: Geniş kampüs, yüzme havuzu, robotik laboratuvarları… Kulağa harika geliyor, değil mi? Elbette modern tesisler eğitim kalitesine katkı sunabilir. Fakat bazı okullar bu imkanları pazarlama malzemesi yaparken, eğitim kadrosunun niteliğini arka plana atıyor. Oysa dört dörtlük bir laboratuvarın varlığı, içinde donanımlı bir öğretmen yoksa öğrenciyi bilim insanı yapamaz.